Salur

Şarap ilk yolculuğuna, M.Ö. 3000’li yıllarda Anadolu’nun da içinde bulunduğu Mezopotamya bölgesinde başladı. Daha sonra, ticaretin arttığı dönemlerde tüm dünyaya yayıldı. Bağcılık için en elverişli iklim kuşağında bulunan ülkemizde, M.Ö. 600 de şaraplık üzüm asmasının yetiştirildiği sanılmaktadır. İslamiyet’in kabulü ile birlikte şarap üretimi devam etti ancak çoğunlukla Müslüman olmayan halklara bırakıldı. Bu düzen, nüfus mübadelesinin yapıldığı döneme kadar sürdü ancak ne yazık ki yakın geçmişimize geldiğimizde bu kültür kaybolmaya yüz tuttu. Salur, Oğuzların Üçok Kolu’nun 17. boyu olan ve kılıç sallayan anlamına gelir. Kendisine güç veren anlamıyla Salur, hem adını tüm dünyaya hatırlatmak hem de üzümün şaraba yolculuğunun binlerce yıl önce başladığı bu toprakların mirasını yeniden canlandırmak hedefiyle yola çıktı.

Bu hedefe ulaşmak için, dünyanın bağcılığa en uygun coğrafyalarından biri olan İstanbul’un Silivri ilçesi toprakları seçildi. Uzman vineloglar ve önologlar eşliğinde yıllar süren, dikkatli ve özverili çalışmaların sonunda üstün nitelikli, organik ve şaraplık üzüm çeşitleri özenle yetiştirildi. Şato tarzı üretim kullanıldı. Yani bağımızda bulunan üretim tesisimizde şişelendi.

Salur, şarabın bir aşk ve yeme içme kültürüne farklı bir renk kattığına inanır ve bu aşkla şaraplarını şarap severlerin beğenisine sunmaya başlamıştır.

Artık, İstanbul’a ait tek şarap olan Salur’u tatma vakti…